Şirketlerin Sessiz Eşikleri
Son yıllarda birçok şirkette aynı durumu gözlemliyoruz:
Şirket büyüyor. Operasyon genişliyor, karmaşıklaşıyor ve görünmeyen bir yerde bir şeyler sıkışmaya başlıyor. Kararlar yavaşlıyor, roller karışıyor, koordinasyon zayıflıyor. Bir sorun var ama adını koymak kolay değil.
Bu, büyüme sancısıdır.
Büyüme sancısı, organizasyonun fiziksel olarak büyümesiyle zihinsel ve yapısal kapasitesi arasındaki uyumsuzluktur.
Yani şirket, yeni bir seviyeye ulaşmıştır ama henüz bu seviyeye uygun bir yapıya ve düşünce sistemine geçiş yapamamıştır.
Bu doğal bir durumdur.
Her organizasyon belli eşiklerde benzer zorlanmaları yaşar. Ancak fark edilmediğinde ya da doğru adımlar atılmadığında, sancı kendini yapısal dağılmaya dönüştürebilir.
Bu sinyaller büyümenin bir sonucu değil, büyümeyi taşıyacak yeni bir sistem ihtiyacının işaretidir.
Bu sancı bir süre sonra organizasyonun karar alma yeteneğini zayıflatır. İletişim bozulur, enerjiler dağılır, güvenli alanlar daralır. Ve en önemlisi: Şirket büyüdükçe kendi içinde küçülmeye başlar.
Departmanlar içine kapanır, yöneticiler kendi alanlarını korumaya odaklanır. Görünürde her şey yolunda gibi görünürken, içerideki sistemsel yorgunluk giderek artar.
Büyüme sancıları bir hata değil, bir eşiktir. Bu eşik geçildiğinde organizasyon daha sağlam, daha esnek, daha dirençli bir yapıya kavuşabilir.
Bu noktada atılması gereken adımlar:
Büyüme Yönetilmesi Gereken Bir Süreçtir
Şirketler çoğu zaman büyümeyi bir sonuç olarak görür. Oysa büyüme, her yönüyle yönetilmesi gereken bir süreçtir:
Bunların her biri, büyümeyle birlikte yeniden düşünülmeli ve tasarlanmalıdır.
Bugün birçok şirket büyümeye devam ediyor. Ancak önemli soru şu:
Büyümenin getirdiği yeni ihtiyaçları ne kadar fark ediyor ve bu eşiği stratejik bir fırsata çevirebiliyorlar mı?
Belki de sancının kendisi, bir sonraki seviyeye açılan kapıdır.
Doğru İşi Doğru Yapmak İçin Yaşam Döngüsü Kurmak
Görünmeyen Noktaların Maliyeti
Yorumlar