Kurumsal büyüme sürecinde en kritik faktörlerden biri, esneklik ile katılık arasındaki dengeyi koruyabilmektir. 

Yeni kurulan veya hızla büyüyen organizasyonlar genellikle dinamik, çevik ve öğrenmeye açık bir yapıya sahiptir. 

Ancak belirli bir olgunluk seviyesine ulaşıldığında, yönetim yapıları, iş yapış şekilleri ve organizasyon kültürü sertleşmeye başlar.

Bu noktada kurumlar, farkında olmadan "Biz zaten biliyoruz." zihniyetine hapsolabilir. Katı kurallar, karmaşık süreçler ve değişime kapalı karar mekanizmaları zaman içinde organizasyonun esnekliğini kaybetmesine yol açar. 

Bu sadece operasyonel süreçlerde değil, liderlik anlayışında, stratejik karar alma modellerinde ve kurumsal zihniyette de kendini gösterir.

Büyüme sürecinde esneklik, özellikle orta ölçekli kurumlar için kritik bir rekabet avantajıdır. Çünkü bu aşamada:

• Kurumsal yönetim yapıları, değişen koşullara hızla adapte olabilecek şekilde yapılandırılmalıdır.
• İş yapış şekilleri, geçmiş başarıları tekrar eden değil, değişen ihtiyaçları öngören ve yönetebilen bir model üzerine kurulmalıdır.
• Liderlik zihniyeti, durağanlığı değil, öğrenmeyi ve dönüşümü teşvik eden bir yaklaşımı benimsemelidir.

Profesyonel bir yönetim danışmanı ve koç olarak şunu gözlemliyorum: Başarılı kurumlar, yalnızca süreçlerini değil, zihniyetlerini de dönüştürebilenlerdir. 

Esneklik, sadece organizasyonel yapıların değil, liderlerin düşünme biçimlerinin de dönüşmesini gerektirir.

Peki, sizin organizasyonunuz bu dönüşüme ne kadar açık? 

Mevcut yapınız, değişimi destekleyen mi yoksa sınırlayan bir model mi sunuyor?