Sürdürülebilirlik kavramını duymaktan sıkılmaya başlayanlar olduğunu duyuyorum. Ve açıkçası biraz üzülüyorum.

Oysa uzun zamandır bu kadar "bağlantısallık" yaratıcı bir kavram geliştirilmediğini düşünüyorum ben.

'Sistem yaklaşımı" kavramını üniversite yıllarında duyduğumda hayran olmuştum. Güzel bir denk gelişle de meslek hayatımı sistemlere adadım.

Bugün, karbon ayak izi yüksek ve düşük sektörlerde eş zamanlı danışmanlık yapıyor olmak, sürdürülebilirliğin çok yönlü çabalarla nasıl şekillendiğini yakından görmemi sağlıyor. Farklı dinamiklere ve zorluklara sahip bu sektörlerin, aynı sürdürülebilirlik hedefi etrafında birleştiğini görmek, sistemlerin uyum kapasitesini ve dönüşüm gücünü ortaya koyuyor.

Bir yanda enerji yoğun üretim süreçlerini daha temiz hale getirmek için mücadele edenler var; diğer yanda ise çevre dostu enerji kaynaklarıyla bu dönüşümü hızlandıranlar... Her iki tarafın sürdürülebilirlik hedeflerine olan katkısını gözlemlemek ve bu sürece katkı sunmak benim için büyük bir sorumluluk ve motivasyon kaynağı.

Sürdürülebilirlik, sadece bir hedef değil; bir anlayış, bir sistem ve bir taahhüt. Bu kavramı kişisel çıkarların veya popüler kültürün cazibesine feda etmeden, bilimsel temellerine sadık kalarak geliştirmeye devam etmeliyiz.

Bağlantısallığını kaybetmediği sürece, bu güçlü kavramın getirilerini belki biz göremeyeceğiz ama gelecek nesillere armağan etmiş olacağız. Buna yürekten inanıyorum.????