Bugün hep birimiz, tercihimiz ne olursa olsun, seçimin güvenilir bir şekilde sonuçlanmasını istiyoruz. Bunun için de seçim süreci boyunca yetkililerden 'güvence' talep ettik. Onlar da bu 'güvence' için hazırlık yaptılar ve çalışmalarını açıkladılar.

'Güvence' nin arkasında ne vardı?

Risklerin analiz edilmesi ve kontrol faaliyetlerinin tasarlanması.

Aslında; bu durum tüm organizasyonel yapılar, projeler, süreçler ve paydaş ilişkileri için geçerli. Çalışanlar, yöneticiler, hissedarlar, müşteriler, tedarikçiler, düzenleyici ve denetleyici otoriteler birbirlerinden 'Güvence' talep ederler.

'Güvence' nin tesis edilmesi ve sağlanması ise 'Risk Yönetimi ve Kontrol Sistemleri' ile mümkün.

Seçim günü vasıtasıyla, bir kez daha düşünelim; Kurumlarımızda, Şirketlerimizde hangi konularda 'Güvence' talep ediyoruz ve ne kadar 'Güvence' alabiliyoruz? Seçim süreci için yetkililerden beklediğimiz 'Güvence' yi bizler kurumlarımızda ne kadar alabiliyor ve verebiliyoruz?

İç Kontrol ve Risk Yönetimi 'makul güvence' sağlamak üzere tesis edilen bir sistemdir. Bu sistemleri ve sağladıkları 'Güvence' yi talep ve tahsis etmek başarının, verimliliğin, etkinliğin ve sürdürülebilirliğin anahtarıdır.